Aklın eğilimi ve çatlak bir özün sızdırması üzerine
Herhangi bir ilmi birikimi yoktur. Dilinden düşürmediği ama kalbine de indiremediği kelimeleri vardır.  Ne garip, dil kalbin üzerindedir.  İnsanın dilinden düşen kelimeler bazen hiç kalbine inmez.  Tekrarın içinde bir yanlışlığı vardır; bir doğruya inanır.  Ne tuhaf, yanlış tekrarlarla çoğalırken doğru bir tek kalır.  İnsanın varlık düzeyi, diliyle kalbi arasında gidip gelmesinde saklıdır.   Bir fikri yoktur.  Bazen bütün ışıklar önünü görmesini engellediği için “Ne kadar da karanlık bir zaman!” der.  Zamanın bir örtü olduğunu bilir.  İnanmayanlara şöyle seslenir: “Yetmiş kez üç yüz altmış beş günü ve altı saati tekrar eden adama bakın.”  Zaman ne de çirkin örtülmüştür yüzünde.   İnatçı bir zihni vardır.  Belleği, acıdan çatlayıp ikiye bölünen bir atın son nefesi kadar keskindir.  Kesilip biçilen bir düşün, bir düşüşün son adımındadır.  Birazdan uyanır.  Bilgi, dişlerinde ışıldayıp durur.  Hiçbir şey söylememiş olmanın sonuna varır.  Saçlarında zaman parlayıp durur.  Karanlığın damarla...