Utanç Günlüğü 11
Davetsiz bir şölenden bahsediyor ölüm
mezarlarda capcanlı çiçekler
Yanyana iki uzun uykudan sesleniyor yaşam
taptaze bir badem çiçeği kupkuru bir daldan sarkıyor
Şimdiden çürüyor bedenim toprağa özenerek
şölene dair bir elbise gibi kırışıyor
Yalnız uykusuz bir geceden çoğalıyor yaşam
gariptir bahar özetle ölümü tazeliyor çiçeklerde
Adamın biri aklın hükmünü yokederek varolacağını umuyordu
bir diğeri delirmenin tam bir yokluk
Ben varlık ile yokluk arasında bir dengedir tutturmuşum
Akıl ile delilik arasında sallanıyor günlerim
bir ip bulup asmalıyım zamanı
Mekan ayakaltında sarsıntılı bir sandalye
vurup en delirgin aklımla
Terazinin kollarını sabitlemeliyim
Çok yollar önceydi yıllar duvarlarda asılı kâğıtlarla hesaplanırdı
kimsenin bileğinde zaman akmıyordu sonra
İnsan sabah ile akşam arasında
Yaşam ile ölüm arasında
Anne ile baba arasında
İnsan iki gölge arasında
insan iki güneş arasında
İki ay
Sonra iki ah arasında
Gelip gidiyordu gelip gidiyordu gelip gidiyordu…
Şölen başladı
Bu bilinmeliydi ölüm en sahih habercidir
yaşam kılavuzunda yakaza
Bu bilinmeliydi insan en ölümlü haberdir
İçimi oyuyor zaman aşk insan acı çaba-sızlık
Utanç gözlerimden başlıyor taşmaya
Akıl nefesini tutup yol veriyor
Büsbütün bir titreme ile başlıyor delilik
Ama bu varolmak değil
Yokolmak bile değil
Bir sayfa daha kirleniyor günlüğüm
Bu yaşamak değil
Bu artık benim sabitelerimle oyalanacak bir terazi değil
Şimdi bütün değillerden cesaret bularak
Bir sayfa daha Tanrım!
‘Dir’lerle bir gün daha dirilt!
Yorumlar
Yorum Gönder