Bir ses mezarlığının sessizliği

 

İçime kaçırdığım sesi arıyorum titrek sonbahar yapraklarında

sessizlik ölüm gibi yağıyor avuçlarımdan ağaç dallarından

içimden kaçırdığım sesi arıyorum bulvarlarda bavullarda

ellerimi alıp toprağın altından köklerini kavrıyorum yaşamın

bir ses var biliyorum benden çıkan bana ulaşamayan benden uzakta


Susuyorum biliyor diyecekler kaybettiğimden habersiz

kelimelersiz kalemsiz elsiz deftersiz sessiz…

Birazdan taşacağım gözlerimden kirpiklerimi aşacağım

yanaklarımda izler bırakıp sesimin köklerine uzanacağım

deniz suyu kurutur yeşilliği gözsuyu yani ki taşkınlığım?

kökünden kuruyacak sesim kökümden kuruyacağım


Ey içime kaçanlar ve ey içimden…

mevsimlerden kış

geldi dondu yüzümde sessizliğim

ağzımdan dağılıp dağılıp sahipsiz ağaçlara konan kelimelerim

doğunun soğuk yüzlü güzellerinden güzlerinden

batının donuk yüzlü sevimsizliğinden rasyonalitesinden

gelip ağzımın içine oturan sessizliğim

her nefeste dağılıp dağlılığından yok olan

buharlaşıp buharlaşıp kend/özüne yabancılaşan yavanlaşan

doğduğu gülün kokusundan rahatsız

öldüğü günün toprağından kopuk

sırtıma şamar şamar izler bırakan

Sessizliğim…


İçime kaçanı da içimden kaçanı da biliyorum

biliyorum ben ikisinin orta yerinde

nefes nefes kesilen zamanımın

darağacına asılı dağarcıklarımın toplamıyım

içime gömülü sesin içinde gömülü sesiyim

bir ses mezarlığının sessizliği…

Yorumlar

Popüler Yayınlar