bu bir şiir değildir
Yokluk avuçluyor elleri
gözlerin karanlığı ışığı yarıyor
ipince sağanak buhranlar
yağmuru andıran
başlarken sınırlar dolu dil
sınırsız görme dürtüsü ve insan
kendini dinlemekten yoksun
bir başkasında açığa çıkan
terli avuçlar ovuyor gözleri
nemlenmiş duygular
bembeyaz ışık ve koyu evhamlı
açık çay sadeliğinde yaşam
belki şekersiz biraz, belki acı
ve ile başlarken öncesine bağlı
sonrasına iliklenen belirsizlik
yokluk öncesinde
sonrasında belki de varlık
yansıma dolu sahte hakikatler çobanı
doğru yalanı bulmak yanlışı
sürüyü dağıtan
mesafeleri engele çeviren
engelleyici mesafeler yaratan sahtelik!
taze mevsimler eskiyen dünya
büyüyen tohumun toprağı beğenmeyişi
göğün tuzaklar dolu maviliği
kızıl göç kervanı güneş
gölgeli yüzü ile dağ
karanlık yeşili ile etekler
ıslak kumsal serinliği deniz
ve hakimiyeti gecenin
insan derinliğine inen
şehrin lambalarını harekete geçiren
yokluğu kurutan avuçlara değerek
gözlere eğilerek ışığı sağaltan
dürtüleri harekete geçiren
sadelik aranan bir şey değil
karmaşa her köşe başında hareketli
bulmak biraz kaybolmak
çokça kaybetmek belki
kahvede sadelik
karmaşa engelleyici bir yaşam değildir
insanda sadelik
kimsede aranan bir şey değildir!
dil belki de
aranan kişi olmaktır
sadeliği yakalamanın..
bu bir şiir değildir
sade değil
dil değil
bu bir insan değildir
duygu değil
bu karmaşadan başka
bu bambaşka bir şey değildir!..
Yorumlar
Yorum Gönder