İlk doyumun sonsuz açlığı

Yutkunduğum acı 
ve en canlı haliyle geçmesi önümüzden hayatın
kör bir bıçakla kesilen sesleri zamanın
kırık parçalarıyla geçmişe saplanan aynaların
bu günden geçerken batan güneşin
yarına sancıları ile sepken yağmurlar doğuran bulutların
çaresiz bir çırpınış
tadı geçmez ağza alınan acıların.. 

Yutkundum en zehirli kelimelerle öfkemi
Kokusuz dumanlarla dönerken dünya
İncecik bir örtü ile saplanırken yollarıma arzulu sislerin
uzaktan bir nokta seçilmezken yakınlarla doldurulan gözlerin
ebu cehil karpuzundan acı bir yumak
ağızda dağılmazken nefesin
makûs bir anlamı var dünyaya gelmenin..

ilk ses boğulurcasına hınç dolu bir ağlayış
ilk nefes yırtarcasına geçerken ciğerlerden
ilk açlığın verdiği çığlıkla boğulurken
ilk yudumda acısına alışmak dünyanın
ilk alışkanlıkla yaşamak
ilk doyumun sonsuz açlığıyla!.. 

Yutkundum ve acı
enlerin en cansız yüzüyle merhaba dünya
bilenmiş uykulardan keskin bıçaklarla
iğneleri ile akrep dolu zehirli zamanların
sapkın parçaları ile izler taşıyan aynalardan yüzlerle
kirli siyahlar örtünen kısır bulutlarla
ve en soğuk kirli kızıl elbisesiyle güneşin
çırpındıkça derinlere gömülen acı tatlarıyla merhaba.. 

Yumruğa dönüşmemiş seslerin alçak kahkahalariyle öfkesiz
korkunç kokulariyle baş döndüren dünya
körlüğe yol açıp yolları kapayan incecik perdeleri ile dağılmayan sis
farları gömülen arabalar yığını kazalar doğuran karanlık
anlamsız bir acısı var ebu cehilin de karpuzun da
anlamsız bir tarihi var dünyaya getirilen makûs hayatın...  

Yorumlar

Popüler Yayınlar