Ezberleri bozan bir dünyada yaşamak

Zamanlar önce içimde biriken geç kalışların kelimelere yol verdiği bir cümle vardı.

"Bunca gecikmişliğimin sebebi sana yetişmek."

Her gün aynı hızla, aynı yorgunlukla ve her gün aynı yolla hemhal bir yalnızlığın son bulduğu bir bahçeden, tekrar bir akışın içine yuvarlandığımın resmidir bu.

Düşüşleri de ezberleyen bir yolcu vardı hani, incinmişliklerini bilen.

Ve yola, düşüşlere ve devam etmeye alışkın olan.


Onca yıl geçti üzerimden ne zaman aynı şeyleri yaşasam şaşıyorum.

Düşsem aynı yerde, aynı yerden pantolonum yırtılsa, dizim aynı yerden incinse, kanasa; aynı acıyı ne zaman duysam garip bir farklılık rüzgarı ile dağılır içim.

Ne garip ki düşmeye alışamadım.

Ezeberlerimi bozan bir şeyler var dünyada.

Aynı kalabilen hiçbir şey yok.

İlkin düşerken hissettiğim şey ile ikinci kez düşerken hissettiklerim benimle beraber değişiyor.

Ben aynı kalamıyor ve bir türlü gerçek bir değişime de uğramıyorum.

Bu yüzden kendimi geçemiyor, geç kalmışlığımı bir yere bağlayamıyor ve yetişmek istediğim ne varsa hep bir adım önümde kalıyor...


Bir cümle en çok yaşandığı zaman gerçek anlamını kavrar benim için.

Yaşanmamış olanı söylemek öyle kolay ki!.

Ey siz yetişmemi bekleyen her şey!

Yaşamak beni size geç kalmakla yola süren zorlu bir yolculuk.

Yürüyorum, koşuyorum nefes nefese

ve terli ve içerleye içerleye size geç kaldım, kalıyorum, kalacağım.

Bekleyin olur mu?

Yorumlar

Popüler Yayınlar