Ucu açık bir kargaşa

Yaşamak bazı şeylerin farkına varmayı engellemektir.
Nefesinizi bir süre dinlediğinizde yeteri kadar nefes alamadığınızı zanneder ve boğulur gibi olursunuz.
Sonra nefessiz kalmanın ne büyük bir ağrı olduğunu herşeyinizle hissedersiniz.
Çoğu zaman nasıl nefes aldığımızı unutarak yaşıyoruz. Her an bunun bilincinde yaşamak ciddi bir sorun olurdu bizim için.
Hatta günlerce farkında olmadan aldığınız nefesi bir dakika boyunca dinleyerek; yorulduğunuzu farkeder ve nefes almanın ne kadar da yoğun bir enerji gerektirdiğini anlarsınız.
Dünya bazı şeylerin farkında olmadan; yaşamakla, bilerek unutmakla ya da farkında olup düşünmemekle yaşanılabilir bir yerdir.
Sürekli detaylı bir anlama uğraşırsı ve derinlemesine bir bilme eylemi içinde olmak, bilinçten bir zindanda yaşamak gibidir.
Sürekli bir bilme halinde olmak, farketme yetisine ve özverisine sahip olmak elbette gerekli ve hayati bir öneme sahiptir.
Yalnız takıntı haline gelen ve bütün herşeyi ile her şeyi anlama isteği insan gücünü aşan ve insanı aslolan ve görülmesi gereken gerçeklerden de uzaklaştırır.
Derin bir açlık duymalıyız bilmeye.
Bilmek ve bu uğurda ciddi bir çaba sarfetmek insan olmanın gerekliliklerindendir.
Bilen ve bilmeyenin arasındaki uçurumları görmeyenin körlükten başka bir açıklaması yoktur, ki körlük de bir nevi bilmemeyi ifade eder kutsal metinlerde.
Huzuru evrenin bilinmezliğinde bulma kolaylığında bulmak değildir dileğim.
Bilinmezliğin huzurunu yaşamış biri olmadım hiç.
Ama şunu bilmenin huzuru ile yaşamak bir nebze hayata karşı mücadelemi/zi kolaylaştırır: tam anlamıyla bütün bir evrenin bilgisine varmak olanaksızdır.
Hatta bir gün içinde gerçekleşen değişime, ilerleyen bilgiye, çürütülen bilime ve daha nice şeye vakıf olmak imkansızdır.
Ama imkan dahilinde olanın peşinde koşmak ve bir nebze bilmiş olmanın zevkine varmak kadar değerli çok az şey vardır dünyada.
Bilmenin iyi olduğu ama tecrübesinin zarar verdiği şeyler de vardır. Yazının başında ifade edilen basit gibi görünen ama hayati bir öneme sahip olan nefes almak gibi.
Sonuç olarak varmak istediğim nihayet şu ki, yaşamak hissetmektir ve mühim olan budur. Bazı şeyleri bilmekten çok hissetmektir bizi ayakta tutan.
Düşünmekten çok hissetmek.
Hissi düşüncelerde binlerce parçaya bölüp kavramaya çalışmak ve onu açığa çıkarmak beyhudedir.
Bir nebze hissedilmiş olanı ifade edebiliriz ama tam bir karşılığı olmaz hislerin.
Ve ifade edilen ile anlaşılan arasında da bir çok fark vardır ki bu nedenle hissedilen çok başka bir mecraya akmış olur.
Anlamak ile anlam vermek arasında bir yaşam sürüyorum.
Büyük bir yanılgıya düşmüş olma korkusu içindeyim.
Anladığım değil anlam verdiğim bir yaşam sürdüğüm yanlgısının korkusu.
Devam edilmesi muhtemel ama devam edecek gayretin eksikliği içinde, anlaşılmayı ummadan böyle bir kavgayla başbaşa kalarak ve okuyacak olanların da eşlik edeceği ucu açık bir kargaşayla bu acıya-yazmak acımaktır- son veriyorum..

Yorumlar

Popüler Yayınlar