Bir tadımlık dünya

.

Güleç kelimelerim olmadı hiç. Hep ağzına kadar dolmuş ve taşmayı bekleyen bir bardak misali, kendini koyvermek için bahane arayan bir bulut gibi, hep ağlamaklı kelimelerim olmuş benim.
Oysa ne ağlatmasını bilirim ne güldürmesini, hatta ne ağlayabiliyorum gerçekten ve ne de gülebiliyorum.
Bazen çocukken ki gerçek ağlamaları özlüyor, ağzımız yırtılırcasına değin bağırarak gülmeyi duyumsuyorum.
Zaman geçtikçe somut olanın bir diğer yüzü ile karşılaşmışım hissine kapılıyorum.
Var, dokunuyorsun ama gerçek bir hissediş yok gibi.
Tadına bakıyorsun; eskisi gibi acı da değil, ekşi de, tatlı da.
Bozuk bir tadı var sanki dünyanın.
Ya çocukken algılarımız, tad duyumuz yeterince gelişmediği için her tadı benimsemişiz ve büyüdükçe gerçek tadın ağzımızdaki bozuluşunu hissediyoruz, ya da büyüdükçe bizim algılayışımız ve zevklerimiz değişiyor.
En nihayetinde bir şeyler değişiyor.
Değişiyoruz.
Bu değişimin bizlerde bir karşılığı olmalı o vakit.
En azından isteyenlerde.
Ben istiyorum.
Ağlayabilmeyi gerçekten, içten samimice gülmeyi, sarsılmaz bir sevgiyi mesela bu değişimlerde görebilmeyi istiyorum.
Her an oluş ve bozuluş halinde olan bir dünyada, olmayı ve olmamı engelleyen her şeyi bozmayı istiyorum.
İyi bir uyku istiyorum ilkin, dengeli bir çaba, keskin bir hedef, istikrarlı bir çalışma, dosdoğru bir yol, sonra; dingin, zinde bir uyanış, sağlam bir vücud ve zengin bir kafa.
Tabi bütün bunların ötesinde gerçekten ne istediğimi bilmek istiyorum.
Bilmeyi istemek ve istediğimi de bilmek istiyorum.
Coşku dolu bir dilim olsun. Zarif bir duruşum, hüzne her daim açık bir kapım olsun istiyorum.
Bir desteğim olsun; yanıbaşımda, sesimi işitebilecek, ne hissettiğimi anlayabilecek, içimdeki yaralara eğilebilecek, em olmasa bile anlamak maharetini gösterebilecek bir yoldaşım olsun istiyorum.
Çok şey istiyorum, bak bu isteğimi biliyorum. Bunu engelleyemiyorum, bunu engelleyemeğiz. Zaten engellememeliyiz de..
İçimdeki duygulara ayna olabilecek kelimelere sahip olmak, kelimelerin dilinden anlamak, bazen bir kelimeyle saatlerce ağlamak istiyorum.
Bazen bir kelimeyi beni anlaması için saatlerce dillendiriyorum.
Velhasıl dünya dönüyor, zaman dicle nehrinden daha hızlı ve daha sakin bir şekilde önümden akıp geçiyor.
Ben bunca kelimeyi bir yola çıkarıp şu hedefe vardırmak için sürdüm namluya.
Tükenen ömrün son anında olsa bile bu dünyada; kendimi, görevimi, kabiliyetimi, sırrımın mahiyetini bilmek istiyorum.
Ve bunu yalnız başıma başarabilecek gücümün olmadığının da farkındayım.
İnsan tek başına çok şey ifade etmez.
Bu yüzden bir diğer insana muhtaçtır.
İnsanın en belirgin özelliğidir bu belki.
Hiçbir şeye muhtaç olmayan bir varlığın her şeye muhtaç olan mahluk bir varlığa bir tesellisidir belki ikinci bir insan.
Galiba biraz uğraşınca gülmeyi de öğrenebileceğim, güldürmeyi de, ağlamayı ve ağlatmayı da...



Yorumlar

Popüler Yayınlar